25 Haziran 2009 Perşembe

ÖLÜMÜNÜN 4.YILINDA KAZIM KOYUNCU'YU VE TÜM ÇERNOBİL MAĞDURLARINI SAYGIYLA ANIYORUZ!







O yaşadı. Yollar gördü yaşadığını. Şarkılar, türküler gördü. Çocuklar, gençler gördü.Hayallerine ve cesaretine güvendiği, arkadaşlarım dediği gençler... Onun tılsımlı sesine ve müziğine kendini bırakan gençler... Gördü. Ama o gitti.

Dağları, denizleri, gökleri bize bırakarak... Baharları, yazları, kışları, kuşları, balıkları, kedileri... Şarkıları, türküleri, yolları bize bırakarak gitti...

Sözü ona bırakalım...

"Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya."

“Viya” sahil yoluna nazik bir tepki idi

“Bu bir simgeydi. Küçük bir şey. Onu da albümün içine de koyduk. Öyle kocaman bir sahili yol yapmak için dolduruyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde yoktur böyle bir şey. 700-800 sene sonra bu sahiller tekrar elimize gelecek ve bu insanlar yüzünden tarihin içini boşaltmış olacağız. 700-800 sene sonra sahil oluşacak efendime söyleyeyim, kaç bin yılda oluşmuş sahilimiz yok olacak. Siz kimsiniz ya, binlerce yılda oluşan bir şeyi siz hangi kafayla, hangi vicdanla tutup da yok edebiliyorsunuz?. İnsanın geleceğiyle oynuyorsunuz. Sizin kısa vadede kazanacağınız birkaç milyon doların karşılığı milyonlarca insanın geleceği ve bütün dünyanın ortak mirası olan oradaki doğa, oradaki deniz, oradaki fırtına deresi, oradaki Artvin’in dereleri. Bütün bunlara karşı çıkmak için ne filozof olmak lazım ne sanatçı. Hiçbir şey olmaya gerek yok. Sadece gören bir çift göze sahip olmak... Korkmamak lazım. Devlet niçin var? Devlet modern toplumda benim için var. Topluluk için değil, bütün halk için de değil. Ayrı duranlar için, daha marijinal duranlar için, hayatı tehlikede olanlar için devlet vardır. Hak hukuku böyledir yanı. Ama öyle bir gelenek yok. Türkiye’de her şey devlet için. Hayır efendim devlet benim haklarımı korumak için var. Ben devleti korumak için ne çaba sarf edeceğim? Koskoca devlet yani...”

Kazım Koyuncu Trabzon Dernekler Birliği’nce 23 Nisan 2005’te organize edilen “Çernobil’in Etkileri ve Hasta Hakları” konulu panele hasta olduğu halde konuşmacı olarak katılmıştı. Orada şunları söylemişti:

"O koca burnumu her şeye soktuğum için bu hastalığın da tanrıdan geldiğini düşünüyorum” sözleriyle dinleyenleri güldürmeyi başarmıştı. Konuşmasında, “Bir kaset yaptım, gazete çıkarır gibi yazdım. Hayatta hep gıcık işlerle uğraştım. “Beni kanser ettiniz” demek istiyorum. Her şeyin içinde bulunmak zorundaydım. Sistem bizim gibi insanları dinlemiyor. Asi, muhalif... Kanser beni ilgilendirmiyor. Beni yaşamlar ilgilendiriyor. Mücadele edin. Güç bizde. Yönetenlerden kanserden ölen var mı son dönemlerde? Ben Türkiye’de her şeyin bir sektör olduğuna inanıyorum. Türkiye’de hiç radyasyon olmasa da sistemin kendisi yeter zaten. Ama hiç merak etmeyin bundan sonra da muhalif, illet, deli bir herif olmaya devam edeceğim”

sonsuz teşekkürler Kazım KOYUNCU bizlere bıraktığın her şey için...

Hiç yorum yok: