23 Temmuz 2008 Çarşamba

FETHİ NACİ HAYATINI KAYBETTİ!


1927 Giresun doğumlu olan Naci, yazarlığının yanı sıra edebiyat eleştirmenliği ile öne çıktı. Fethi Naci’nin ilk yazısı da bir ölüm üzerineydi.

Edebiyat dünyasında kayıp. Türk Edebiyatının önde gelen eleştirmenlerinden yazar Fethi Naci, İstanbul Cihangir’deki evinde bu sabaha karşı vefat etti.

Türk edebiyatının son 50 yılına damgasını vuran en önemli isimlerden biriydi Fethi Naci. Eleştiri kurumunu edebiyatımıza yerleştiren ve bu alandaki en yetkin imzalardan biri haline gelen Fethi Naci eleştirmen sıfatıyla yazarlar kadar çok okunan belki de tek isimdi.
3 Nisan 1927’de Giresun’da doğan Fethi Naci Kalpakçıoğlu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. 1940’lı yıllardan itibaren çeşitli gazete ve dergilerde öyküleri ve şiirleri yayınlanmaya başlandı. 1950’li yıllardan itibaren de eleştiriye yöneldi.
Çok sevdiği babaannesinin ölümü üzerine kaleme aldığı ilk yazısı 1943 yılında Erzurum gazetesinde yayımlanan Naci’nin Behçet Necatigil’in ilk kitabı “Kapalı Çarşı” üzerine yaptığı ilk eleştiri yazısı, 1945-46 kışında Aksu dergisinde yayımlandı.
1953’te babasının adını kendi adına ekleyerek, “Fethi Naci” adıyla yazmaya başlayan Naci, Dost dergisinin düzenlediği soruşturmada 1960’ın en beğenilen eleştirmeni seçildi.
1965 yılında gerçek yayınevi kurdu ve bu etiketle başlattığı “100 Soruda” dizisiyle kültür hayatımıza ciddi bir kaynak akışı sağladı.
En önemli eserlerini eleştiri alanında veren Fethi Naci’nin basılan kitapları arasında “100 Soruda Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme”, “Eleştiride 40 Yıl”, “40 Yıl, 40 Roman”, “Reşat Nuri’nin Romancılığı”, “Sait Faik’in Hikayeciliği”, “Yaşar Kemal’in Romancılığı” ve “Yüzyılın 100 Türk Romanı” sayılabilir. Usta eleştirmen “Bir Hikâyeci: Sait Faik-Bir Romancı: Yaşar Kemal” adlı eseriyle 1990 yılında Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’nü almıştı.
“Romanın da, romancının da işlevinin muhalefet olması gerekir” diyen Fethi Naci eleştiriye başladığı ilk yıllarda Marsçı estetikten etkilenmişse de işin sanatsal boyutunu da hep göz önünde tutmak gerktiği düşüncesine varmıştı. Cumhuriyet Kitap’a verdiği bir röportajda şunları söyleyecekti usta eleştirmen: “Bir gerçekliğe bağlı kalınması, gerçekliğin gösterilmesi gerektiğini söylüyorum. İkincisi edebiyatın işinin salt estetik işlevden ibaret olmadığını, bir de toplumsal ahlak yönü olduğunu söylüyorum. Ben ancak bunları söyleyebilirim, yoksa şöyle roman olur, böyle roman olur demek yanlıştır. Bizim hiç aklımıza gelmeyen bir yoldan da roman yazılabilir, o roman çok da iyi olabilir.”
Eleştiriyi kendi deyişiyle, “Edebiyata daha bir edebiyatça yaklaşmak, birtakım beylik lafların uzağında kalmak, daha nesnel değerlendirmeye çalışmak, iyi türkçe yazmak” gibi kriterlerle ele alan Fethi Naci hayat veda ettiğinde 81 yaşındaydı.
YAPITLARI
“Bir Hikayeci: Sait Faik-Bir Romancı: Yaşar Kemal” adlı yapıtıyla 1991 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülünü alan Fethi Naci’nin yapıtları arasında “İnsan Tükenmez (1956)”, “Gerçek Saygısı (1959)”, “Azgelişmiş Ülkeler ve Sosyalizm (1965)”, “Emperyalizm Nedir? (1965)”, “Azgelişmiş Ülkelerde Askeri Darbeler ve Demokrasi (1966)”, “Kompradorsuz Türkiye (1967)”, “100 Soruda Atatürk’ün Temel Görüşleri (1968)”, “On Türk Romanı (1971)”, “Edebiyat Yazıları (1976)”, “100 Soruda Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme (1981)”, “Eleştiri Günlüğü (1986)”, “Bir Hikâyeci: Sait Faik-Bir Romancı: Yaşar Kemal (1990)”, “Gücünü Yitiren Edebiyat (1990)”, “Roman ve Yaşam (1992)”, “Eleştiride 40 Yıl (1994)”, “40 Yılda 40 Roman (1994)”, “Reşat Nuri’nin Romancılığı (1995)”, “50 Türk Romanı (1997)”, “Şiir Yazıları (1997)”, “60 Türk Romanı (1998)”, “Kıskanmak (1998)”, “Sait Faik’in Hikâyeciliği (1998)”, “Yaşar Kemal’in Romancılığı (1998)”, “Yüzyılın 100 Türk Romanı (1999)” ve “Dönüp Baktığımda (1999)” yer aldı.
KAYNAK:ntvmsnbc.com