26 Nisan 2008 Cumartesi


ÇERNOBİL'DEN SESLER


"Bu topraklarda kalmaktan korkuyorum. Bana bir radyasyon cihazı verdiler, onunla ne yapacagım? çamaşır yıkıyorum, çamaşırlar sakız gibi oluyor ama cihaz tıkırdıyor. Yemek yapıyorum, turta pişiriyorum, yine tıkırdıyor..."

"Eve döndük. Orada giydiğim bütün giysileri çıkarıp çöpe attım. Kasketimi küçük oğluma verdim, onu çok istiyordu. Hep o kasketi giydi. İki yil sonra oğluma beyin tümörü teşhisi koydular... Hikayenin sonunu siz de yazabilirsiniz. Artik konuşmak istemiyorum. .." (Reaktörde çıkan yangını söndürmeye giden itfaiye erlerinden biri)

"Radyasyon neye benzer? Hiç gördünüz mü? Beyaz mı? Ne renk?"

"Kızım ve karımı hastaneye götürdüm. Bütün vücutları kara beneklerle kaplanmıstı. Benekler bir görünüyor, bir yok oluyordu.... Bir odanın içerisinde yedi tane, kafası kazınmış kız çocuğu düşünebiliyor musunuz? Hastanenin her odasında onlardan yedi tane vardı... Onu kapının önüne yatırdık. Neden sonra tabutu getirdiler. Küçüktü, büyükçe bir oyuncak bebek kutusu kadar. Tanıklık etmek istemiyorum. Kızım Çernobil nedeniyle öldü..."

Hiç yorum yok: